Kent Tarihi
İstanbul'a kadar gelmişken bari boş zamanlarımı değerlendireyim diye düşünerek, eski 1968 yılındaki talebelik yıllarımdaki eski nostaljik günlere kaydım bir anda ve neresi neresi derken, hemen aklıma Eyüp ve tepedeki "Pierre Loti Kahvehanesi" geldi.
Buraya yani "Eyüp sulatan"a ve Eyüp mezarlık (kabristan) üstündeki tepedeki meşhur "Pierre Loti Kahvehanesi" ne ilk gidişim 1968 yılının Kasım ayında bir kış günündeki hafif yağmur çiselemeleri ile Eyüp'den yavaş yavaş yürüyerek, gençliğinde verdiği bir enerji ile o yokuşu hiç yorulmadan arkadaşlarımla beraber çıktığımızı gayet iyi ve net olarak hatırlıyorum.
Şimdi ise bizler (benim jenerasyon) yaşlandık, teknoloji ise o günkü şartlara göre süper ilerledi. O günkü yokuşu şimdi çok kolay olarak teleferikle çıkma imkanına sahip olunmuş. Benim buraya en son geldiğim tarih ise, yanlış hatırlamıyorsam 2001 yılı idi. O zamanda teleferik yoktu, ancak sevgili bir arkadaşımın otomobili ile çok kolay çıkmıştık yokuşu tepeye kadar.
İlk gittiğim günden, bu son gidişim arasında yaklaşık 40-yıl (sene) geçmiş, fakat aşağı yukarı "Pierre Loti Kahvehanesinde" hava, dekor ve ekoseli Fransız tipi masa örtülerinde nerdeyse pek bir değişiklik olmamış. Fakat sanki o günün insanları daha başka, daha samimi, daha sevecen gibiydi. Daha doğrusu benim içimden gelen hislerdi bunlar.
Aşağıdaki Haliç manzarasına hiç bir diyecek yoktu. Çünkü 1968 yılında Haliç daha mezbelelik (çöplük) görünümü ve bazı bölümlerde pis kokular neşreden bir kötü manzarası ile İstanbul'un adeta yüzkarasıydı.
Pierre Loti Kahvehanesine, değer, tarih ve nostalji veren, Mösyö Pierre Loti için küçük bir ansiklopedik bilgiyi burada sizlere aktarmamda, buranın önemi ve gizemi hakkında kısacık bir bilginiz olacaktır. Tabii bunu bilmeyenler için bu bilgi geçerli olacaktır.
Türk dostu Pierre Loti birçok kez İstanbul'da bulunmuş olan Pierre Loti, İstanbul'a ilk kez 1876 yılında bir Fransız gemisiyle, görevli subay olarak geldi. Loti, Osmanlı yaşam biçiminden etkilendi ve pek çok eserinde bu etkiyi gösterdi. Aziyadé adlı romanına adını veren kadınla burda tanıştı. İstanbul'da bulunduğu zamanlarda Eyüp'te yaşadı. İstanbul'a hayran olan Pierre Loti, kendisini her zaman Türk dostu olarak nitelendirdi.
1913 yılında yazdığı La Turquie Agonisante (Can Çekişen Türkiye) kitabıyla Batı politikalarını eleştiren Loti aynı yıl devlet konuğu olarak Türkiye'ye geldiği zaman, Tophane Rıhtımı'nda büyük bir törenle karşılanarak Sultan Reşat tarafından sarayda ağırlandı. Balkan Savaşları'da, I. Dünya Savaşı'nda ve sonrasında Anadolu işgalinde Avrupa'ya karşı hep Türkler'i savundu. Millî Mücadele döneminde Anadolu'daki direnişe destek vermesi ve kendi ülkesi olan işgalci Fransa'yı ağır bir dille eleştirmesiyle Loti, Türk halkının da sempatisini kazandı. Öyle ki, Türkiye Büyük Millet Meclisi 4 Ekim 1921' de Pierre Loti' ye şükranlarını sunan bir mektup yolladı.Bununla birlikte Pierre Loti, 1920 yılında "İstanbul Şehri Fahri Hemşehrisi" olarak kabul edildi ve onun adını taşıyan bir de cemiyet kuruldu. Daha sonraları İstanbul'da Divanyolu'nda bir caddeye "Pierre Loti Caddesi" ve Eyüp'te bir kahvehaneye de "Pierre Loti kahvesi" adı verildi. Günümüzde bu kahvehanenin olduğu tepe de Pierre Loti Tepesi olarak anılmaktadır.
Ancak tüm bunlara rağmen Loti, Türk aydınlarını ikiye böldü. Kimi aydınlar onun gerçekten bir Türk dostu olduğuna inanırken, kimileri de onun aslında Osmanlı'nın zayıf ve geri kalmış hâlini acıyarak sevdiğini savunuyorlardı. 1925 yılında Nazım Hikmet yazdığı Şarlatan Piyer Loti şiirinde kendisinden şöyle basediyordu:
Hatta sen sen Pier Loti!
Sarı muşamba derilerimizden
birbirimize geçen tifüsün biti
senden daha yakındır bize Fransız zabiti!
Nazım Hikmet ilerleyen mısralarında da ağır bir şekilde Loti'yi eleştirerek, onu "Çürük Fransız kumaşlarını yüzde beş yüz ihtikârla şarka satan" bir burjuva olarak tanımlıyordu.
Kaynak* http://tr.wikipedia.org/wiki/Pierre_Loti
Sizlere bol bol sevgiler ve saygılar sunarım, efendim...
NECİP KÖNİ - İSTANBUL / TR