Merhabalar, sevgili BLOG Arkadaşlarım...!
Bendeniz, bugünde sizi şöyle bir eski günlere götürmek istedim ve bu yazıyı yazmayı arzu ettim...
Geçenlerde bir iş seyahatı için İSTANBUL'a gittiğimde, zaman ve yol güzergahım içinde bulunan KARAKÖY-KADIKÖY şehir hatları vapurlarından birine binip, karşıya geçmeğe karar verdim... Vapura biniş zamanımda tam gün ortası olup, iş yerlerinin mesai saatleri içinde olduğundan vapur çok sessiz ve sakindi... Bende havanında güzelliğinden faydalanıp, geminin üst ve arka güvertesine oturup, bir çay içip, güzel İstanbul'un şöyle bir boğaz girişi ve Marmara denizi manzarasını seyretmek istedim...
İnsan ister istemez bu sakinlikte deniz dalgalarının hışıltısı ile eski günlere doğru düşüncelere daldım... Bu yolculuk
yapacağım deniz güzergahında (Karaköy-Kadıköy-Karaköy deniz hattı) acaba kimler seyahat etmiştir diye şöyle
bir anılarımı tazeledim.... (Rahmetli Barış Manço, Nüket Ruacan ve Metin Oktay gibi ünlü simalarla bu deniz hattında tesadüfen beraber yolculuk yapmıştık)
Malumunuz, İstanbul şehir hatları vapurları T.C. Denizcilik işletmelerinden önce, çoğumuzun bildiğini tahmin ettiğim
"ŞİRKET'İ HAYRİYE" vapurları ile yolculuk yapılırmış..., işte bende bu yazımda biraz bu konuyu gene bir ANSİKLOPEDİK bir bilgi şeklinde sizlere aktarmayı uygun gördüm.
Üst resimde (benim çizmiş olduğum) temsili olarak. İstanbul-Arnavutköy Vapur iskelesinden kalkan ve kalkacak
olan Şirket'i Hayriye vapurlarını görüyorsunuz.
İSTANBUL – ARANAVUTKÖY VAPUR İSKELESİ
ŞİRKET’İ HAYRİYE VAPURLARI - ( YIL – 1900 )
Arnavutköy, Beşiktaş'a bağlı bir semt olup, Kuruçeşme ve Bebek güzergahı arasındadır. Kuruçeşme ve Etiler'e dönük tepelerin arasında, bir dere yatağı boyunca uzanmış bir yerleşimdir.İstanbul Boğaziçi'nin en güzel manzarasına sahip olan ve akıntısı ile meşhur olan Akıntı burnu da buradadır. Yatların ve gezinti gemilerinin bağlandığı bir koyu da vardır. Boğaziçine özgün bir yeşillik kuşağı içindedir. Dut ve diğer meyva ağaçları yanında zaman içinde çarpık kentleşmeye kurban gitmiş Koru diye adlandırılan botaniği zengin bir yeşilliğe sahiptir.
Boğaziçi'nin gerçek mimarı Şirket-i Hayriye Şirket-i Hayriye'nin en önemli özelliklerinden biri Osmanlı İmparatorluğu'nun ilk anonim şirketi olmasıdır. Şirket, dönemin önemli aydınlarından olan Keçecizade Fuat Bey ile Ahmet Cevdet Paşa'nın gayretleri ve padişahın irade-i seniyyesiyle 1 Ocak 1851 günü kuruldu. Olay, Takvim-i Vekayi Gazetesi'nde de yayınlanarak resmiyet kazandı.İlk Vapurlar… Şirket-i Hayriye'nin kurulmasıyla birlikte hemen İngiltere'deki ünlü gemi tezgahlarına 6 adet vapur sipariş edildi. Bu vapurlar 60 beygir gücünde, ahşap tekneli, yandan çarklı, saatte 5- 6 mil hız yapabilen teknelerdi. Kaptan köşkleri ve ana güverteler şimdiki gibi kapalı olmadığından, kaptanlar ve yolcular kış aylarında oldukça zorluk çekmekteydi. Bu vapurların isimleri şöyleydi:
· 1 numaralı Rumeli,
· 2 numaralı Tarabya,
· 3 numaralı Göksu,
· 4 numaralı Beylerbeyi,
· 5 numaralı Tophane
· 6 numaralı Beşiktaş.
Şirket-i Hayriye vapurlarının, genellikle numaraları ile anılması geleneği de bu dönem başlamış oldu. 94 yıllık tarihi boyunca özellikle bazı numaralı vapurlar, İstanbullu'ların vazgeçilmezi oldu.
Bilmem, okuduysanız ve beğendiyseniz şayet , bir bilgi daha kazandığınızı ve bilgi dağırcınıza yerleştirdiğinizi ümit ederim...
Hepinize sevgi ve saygılarımla,
NECİP KÖNİ - ADANA/TR
*KAYNAK* Necip KÖNİ-"ÇİZGİLERİN DİLİ" Kitabının notlarından alınmıştır.
Belgelerle Şirketi Hayriye
Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü’nün kaynaklarından yararlanarak hazırlanan kitap, Boğaziçi’nde yaklaşık bir asırdır İstanbullulara hizmet veren vapurların öyküsünü anlatıyor.
Ünlü Vapurlar
Suhulet
Hüseyin Haki Efendi, İskender Efendi ve Hasköy fabrikası sermimarı Mehmed Usta tarafından tasarlanan dünyanın ilk Arabalı vapurudur. 1871'de İngiltere'de inşa edilmiştir. Teknesi saçla kaplı, 555 gros tonluk bir vapurdu. Uzunluğu 45.7 metre , genişliği 8.5 metre , su kesimi 3.1 metreydi. 450 beygir gücünde, tek silindirli compound buhar makinesi ile saatte 7 mil hıza ulaşıyordu. 1930'da Hasköy Tersanesi'nde, buhar makinesi dizel motorla değiştirilmişti. Savaş günlerinde ordunun hizmetinde büyük başarılar kazandı. Uzun yıllar çalıştıktan sonra 11 mayıs 1958'de hizmet dışı bırakıldı.
Dünya'nın ilk araba vapuru SUHULET
Resanet(Eser-i Merhamet)
1892'de, İskoçya'da yandan çarklı yolcu vapuru olarak yapıldı. Teknesi saçla kaplı, 230 gros tonluk bir vapurdu. 80 beygir gücünde, iki silindirli compound buhar makinesi ile saatte 10 mil hıza ulaşıyordu. 24 Mayıs 1901 gecesi, Köprü'de yangın nöbeti için bağlıyken, başka bir geminin çarpması sonucu battı. II. Abdülhamid'in emriyle çıkartılınca, adı da durumuna uygun olarak Eser-i Merhamet olarak değiştirildi. 1916 yılında Karadeniz'de bir Rus denizaltısı tarafından torpillenerek yaralandıysa da şirketin Nusret vapuru tarafından kurtarıldı. Daha sonra İstanbul'a getirilerek terkedildiğinde 24 yıllık bir tekneydi.
42 baca numaralı Resanet
Tarz-ı Nevin
1903'te, İskoçya'nın Glasgow kentindeki tezgahlarda yolcu vapuru olarak yapıldı. Şirket-i Hayriye'nin ilk tek uskurlu vapuruydu. 144 gros ton ağırlıkta çelik sactan bir tekneye sahipti. Uzunluğu 30.6 metre , genişliği 5.8 metre , su kesimi 2.2 metreydi. 195 beygir gücünde iki silindirli compound bir buhar makinesi ile saatte 10 mil hız yapıyordu. 14 Mart 1903 ila 18 Ekim 1966 yılları arasında hizmet verdi.
Şirket-i Hayriye'nin ilk tek uskurlu vapuru Tarz-ı Nevin
Kamer
1906'da, İngiltere'nin Newcastle kentindeki tezgahlarda yolcu vapuru olarak yapıldı. Şirket-i Hayriye'nin ilk çift uskurlu vapuruydu. 327 gros ton ağırlıkta çelik sactan bir tekneye sahipti. Uzunluğu 41.2 metre , genişliği 7.3 metre , su kesimi 2.9 metreydi. 370 beygir gücünde iki adet tripil(3 silindirli) buhar makinesi ile saatte 10.5 mil hız yapıyordu. 1906 ila 1964 yılları arasında hizmet verdi.
İlk çift uskurlu vapur Kamer
Halâs
1914'te, İskoçya'nın Glasgow kentindeki tezgahlarda yolcu vapuru olarak yapıldı. Şirket-i Hayriye'nin en büyük vapuruydu. 588 gros ton ağırlıkta çelik sactan bir tekneye sahipti. Uzunluğu 49 metre , genişliği 7.9 metre , su kesimi 2.4 metreydi. 406 beygir gücünde iki adet tripil(3 silindirli) buhar makinesi ile saatte 12 mil hız yapıyordu. Parası ödenmiş olmasına rağmen, 1914 kasımında İngiltere hükümeti tarafından kendisine el konuldu. 1918 yılna kadar İngiliz bayrağı altında çalıştı. Ancak, Mudanya Ateşkes'inden sonra Şirket-i Hayriye'ye iade edildi. O zamana kadar Water-witch olan adı, 6 Ekim 1923'te, kurtuluş anlamına gelen Halâs olarak değiştirildi. 12 Aralık 1983 günü hizmet dışı bırakıldı.
Yenilenmiş hali ile Halas
Vapurların adları ne anlama geliyor?
Önceleri vapurlara Boğaz köylerini adları konulurken, sonraları, çoğu Arapça kökenli adlar uygun görülmüştü. Banlar vapurların güzelliğini, süratini, rahatlığını vurgulayan sözcüklerdi.Vapurlara sonraları Boğaz semtlerinin isimleri verilmeye devam edildi. Arapça ve Farsça kökenli isimlerden birkaçının anlamı:
Asayiş: Güvenlik
Terakki: İlerleme
Tayyar: Uçan
Suhulet: Kolaylık
Meymenet: Uğur, hayır
Refet: Merhamet
Meserret: Sevinç
İşgüzar: Becerikli
Şükran: İyilik bilme
Rehber: Yol gösteren
Resanet: Sağlamlık
Resan: Ulaştıran
Tarz-ı Nevin: Yeni tarz
Hale: Ayla
Süreyya: Ülker takımyıldızı
İnşirah: Ferahlık
Nimet: İyilik, lütuf
Rağbet: İstek, arzu, itibar
Seyyar: Gezici
Sürat: Hız
Azimet: Gidiş
Sahilbent: İki kıyıyı bağlayan
Nüzhet: Neşe
Amed: Gelen
Nusret: Yardım, zafer
İhsan: Bağış
Neveser: Yeni eser
Metanet: Dayanıklılık
İkdam: İlerleme
Rüçhan: Üstünlük
Dilnişin: Pek hoşa giden
Seyyale: Akıp giden
Şihap: Akan yıldız
İnbisat: Ferahlama
Kamer: Ay
Halas: Kurtuluş
Boğaziçi'nde İlk Pervaneliler!
Boğaziçi’nde vapur çalıştıran Şirket-i Hayriye’nin başlangıçta bütün vapurları yandan çarklıydı. İki yanındaki çarklarını döndürdükçe bembeyaz köpükler oluşturarak ilerleyen bu vapurlar zarif olmasına zariftiler, ancak her geçen yıl biraz daha çağ dışı kalmaktaydılar.
Bu gerçeği gören Şirket-i Hayriye, 1900’lü yıllara gelindiğinde, bundan sonra inşa ettireceği vapurların pervaneli olması kararını aldı. 1903’te İngiltere’ye ısmarlanan iki küçük vapur pervaneliydi.
O yılın Mart ve Nisan aylarında birer ay ara ile hizmete soktuğu iki küçük yolcu vapuru, şirketin ilk pervaneli vapurları oldular. Bunlardan 47 baca numaralı olanına “Tarz-ı Nevin”, 48 numaralı olanına “Dilnişin” adı verildi. Tarz-ı Nevin, ‘yeni tarz’, ‘yeni sistem’ anlamına geliyordu. Dilnişin de ‘hoşa giden’ demekti.
Yeni sistemin ilk pervanelisi Tarz-ı Nevin
Bu iki vapur gerçekten pek çok yeniliği beraberlerinde getirdi. Pervaneli olmaları bir yana, küçücük salonu kaloriferle ısıtılıyordu. Her tarafında elektrik donanımı vardı. İçerisi elektrikle aydınlatılıyordu. Ayrıca tulumba tertibatları vardı. O zamana kadar kol kuvvetiyle döndürülen dümen dolabı da ilk kez istimli olmuştu.
Talihsiz Kardeşler...
18 baca numaralı “Asayiş”, Şirket-i Hayriye’nin en güzel, en biçimli vapurlarındandı. Sabahları Boğaziçi iskelelerine uğrayarak yolcularını alıp köprüye getirir, akşam üstleri de Köprü’den aldığı yolcularını köylerine bırakmak üzere yine uzunca bir Boğaz seferine çıkardı.
İki direkli, burnu, kemane başlı denen tipten, çok zarif bir vapurdu. Bir de 17 baca numaralı “Bahariye” adlı tıpatıp bir eşi daha vardı. Onları uzaktan gelirken görenler hemen tanırlar, “İşte!” derlerdi. “ ‘Asayiş’ geliyor... Ya da kardeşi ‘Bahariye’...”
17 baca numaralı Bahariye
Şirket-i Hayriye bu iki eş vapurun çok güzel ve de sağlam olması için ayrı bir özen göstermişti. Yıl, 1865’ti. Şirket, bu vapurun tasarımını özellikle, vapurlarının bakım ve onarımları için Haliç’te kurduğu Hasköy fabrikasının baş mimarı Mehmet Efendi’ye yaptırmış, hatta bununla da yetinmeyip kendisini İngiltere’deki yapımcı firmaya yollayarak inşaatı yerinde denetletmişti.
O dönemdeki pek çok gemileri gibi yandan çarklıydı “Asayiş”. Teknesi ahşap olup 346 gros tonluktu. İki silindirli, iki genişlemeli buhar makinesi vardı. İnşa edildiği yıl İstanbul’a gelen bu iki eş vapur o yıl içinde hizmete girerek yıllarca yolcu taşıyıp durdular.
Kardeşi Asayiş. Baca numarası 18
1908 yılıydı... O sıralarda iki Fransız bu vapuru Boğaziçi, Adalar, Bakırköy ve İzmir Körfezi’ndeki sahil köylerinde film seyrettirmek için seyyar bir sinema salonu haline getirme hevesine kapıldılar. Ne var ki, dönemin padişahı Sultan II. Abdülhamid, bu işte ne gibi bir sakınca gördüyse, gerekli izni vermedi.
Birinci Dünya Savaşı’yla başlayan zor günlerde Şirket daha başka birkaç vapuru ile birlikte “Asayiş”i de Donanma’nın emrine vermek zorunda kaldı. 1915 – 1919 yılları arasında askeriyeye hizmet eden bu güzel vapur 54 yorgun yılın ardından kadro dışı bırakılarak hizmetten geri çekildi.
VAPURLARDA YAŞATILANLAR
Vapurda Yaşatılanlar, gündelik yaşamda bir kıyıdan diğerine geçerken, adlarının farkına bile varmadan inip bindiğimiz vapurların isimlerini nereden aldıklarını anlatıyor. Vapurlara adını veren yirmi üç ismin yaşam hikâyelerini okurla buluşturan kitapta; Barış Manço, Prof. Dr. Aykut Barka, Mehmet Akif Ersoy, Zübeyde Hanım gibi tanıdık isimlerin yanı sıra, Atatürk’ü zorlu bir yolculuk sonunda Samsun’a ulaştıran Bandırma Vapuru’nun kaptanı İsmail Hakkı Durusu, Kıbrıs şehidi gazeteci Adem Yavuz, Şehit Temel Şimşir ve daha bir çok gizli kahramanın hikayelerini de bulmak mümkün.
Yayın Yılı: 2007
46 sayfa
Mat Kuşe
17,6x25 cm
Karton Kapak
Dili: TÜRKÇE
Kutulu
BOĞAZİÇİ’NDE ASIRLIK SEYAHAT (Belgelerle Şirketi Hayriye)
Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü’nün kaynaklarından yararlanarak hazırlanan kitap, Boğaziçi’nde yaklaşık bir asırdır İstanbullulara hizmet veren vapurların öyküsünü anlatıyor. Çalışma, dönemin padişah fermanları, şirketin mali yapısı, tarifeler, biletler gibi tarihi belgeleri de içeriyor.
Yayın Yılı: 2007
231 sayfa
Mat Kuşe Kağıt
24x32 cm
Mat Selefon Karton Kapak
ISBN: 978-975-01880-1-5
Dili: TÜRKÇE
ŞİRKET-İ HAYRİYE 1851 – 1945
Şirket-i Hayriye, İstanbul’daki kent içi deniz ulaşımını ilk defa örgütlü hale getiren ve Osmanlı döneminde kurulan ilk anonim şirket olma özelliği ile tarihimizde yer etmiş önemli bir şirket. Yrd. Doç. Dr. Araştırmacı Murat Koraltürk tarafından hazırlanan ve İDO kültür yayınları tarafından basılan, kaynak niteliğinde bir kitap, Türk denizcilik tarihinin bir kesitini gözler önüne seriyor. Kitap, geçmişi 18. yıla kadar dayanan ve Osmanlı İmparatorluğu’nun deniz ulaşımında örgütlenmesini ve İstanbullulara bir asırdan fazla hizmet veren Şirket-i Hayriye’nin, uzun denizcilik serüvenini belgelerle anlatıyor.
Yayın Yılı: 2007
268 sayfa
Parlak Kuşe Kağıt
33x23 cm
Mat Selefon Karton Kapak
ISBN: 978-975-01880-0-8
Dili: TÜRKÇE
Kutulu
YANDAN ÇARKLIDAN GÜNÜMÜZE İSTANBUL VAPURLARI
Ahmet Güleryüz, kitabında, İstanbullular’ın kent içi ulaşımında önemli bir gelenek oluşturan, eski adıyla 'Sevahil-i Mücavere' leri, yolcuları yakın sahillere ulaştıran gemileri, tek tek biçimleri özellikleri ve kısa hayat öyküleri ile inceleyip sunuyor.
Çeviren: Antonio Berzolese
Yayın Yılı: 2005
244 sayfa
Mat Kuşe Kağıt
33x23 cm
Şömiz Karton Kapak
ISBN: 975-00051-2-0
Dili: TÜRKÇE-İNGİLİZCE
Kutulu
Vapurlarımızı Vermiyoruz
Tarih: 8 Haziran 2006
İstanbullular yeni şehir hatları vapurlarını seçmek için oy vermeye devam ediyorlar. Şehrin dört bir yanında meydanlarda, iskelelerde ve alışveriş merkezlerinde kurulan standlarda tanıtıcı broşürleri inceleyen vatandaşlar beğendikleri vapurlara oy veriyorlar.
8 vapur adayının hepsi aynı hıza, güce, manevra kabiliyetine ve emniyete sahip. Yani teknik açıdan farkları yok. Bu oylamada sadece estetik bir seçim yapılması gerek.
Anilarda Kalan Türk Yolcu Gemilerimiz... |
|
Bu gemilerimiz Karadeniz, Marmara, Ege ve Akdeniz’de yolcu ve aynı zamanda yük taşırdı. Gemilerimizin çoğunun lüks yemek salonları, birinci, ikinci, üçüncü sınıf kamaraları olduğu ifade edilirdi o devirlerde yaşamış büyüklerimiz tarafından. O zamanın çalışan gemilerinden;
İtalyan yapımı; İskenderun, Samsun ile diğer kardeş gemiler olan Akdeniz ve Karadeniz Akdeniz’de ring seferleri yapardı.
Sus ve Marakas ile Üç kardeş gemiler ; Ordu, Trabzon, Giresun, Karadeniz’e
Hollanda yapımı; Ayvalık, Gemlik İstanbul’dan Bandırmaya,
Alman yapımı olan İzmir, Ege gemileri İzmir’e,
Amerikan yapımı; Ankara, İstanbul, Adana, Tarsus gemileri Akdeniz ve Karadeniz’e sefer yaparlardı.
Ege, Marmara ve Karadeniz’de çalışan; Kadeş, Tırhan ve Etrüsk gemileri ile Güneysu, Aksu, Cumhuriyet ve Tarı başlıca yolcu gemilerimizdi.
İstanbulluların oylarıyla belirlenen yeni şehir hatları vapurunun ilki suya indirildi. 68 metre boyunda, 13 metre eninde 1800 yolcu kapasiteli vapur oldukça konforlu
İstanbulluların “Haydi İstanbul Vapurunu Seç” kampanyasında oy kullanarak belirlediği modern Şehir Hatları vapurunun ilki, 23 Temmuz Çarşamba günü törenle suya indiriliyor. Dünyanın en gelişmiş manevra kabiliyetine sahip ‘Fatih’ adlı vapur, yılsonundan itibaren İstanbullulara hızı, konforu ve nostaljiyi bir arada yaşatacak.
İstanbul’un sembolü haline gelen Şehir Hatları vapurlarını devraldıktan sonra vapurlarla, iskelelerin yenileme çalışmalarını sürdüren İstanbul Büyükşehir Belediyesi, deniz ulaşımındaki payını arttırmak için de vapur, deniz otobüsü, feribot, arabalı vapur gibi yeni gemi alımlarını aralıksız sürdürüyor. İstanbulluların, “Haydi İstanbul Vapurunu Seç” kampanyasında oy kullanarak 8 model arasından belirlediği 4 numaralı Şehir Hatları vapurunun ilki, 23 Temmuz Çarşamba günü Tuzla Çeliktrans Tersanesi’nde düzenlenen törenle suya indiriliyor. Yapımı tamamlanarak “Fatih” ismini alan vapur yılsonunda da İstanbul sularında hizmet vermeye başlayacak.
Türk tersanesinde Türk mühendisler inşa etti
24 Nisan - 24 Haziran 2006 tarihleri arasında düzenlenen ve 368 bin 575 oyun kullanıldığı kampanyada, İstanbulluların yüzde 41’i 4 numaralı model için oy kullandı ve vapurların Tuzla’da üretimine hemen başlandı. Türk mühendislerce kendi tersanelerimizde ilk etapta 5 adet inşa edilen vapurların her birinin maliyeti 9,3 milyon dolar. Fatih’in ardından üçer ay ara ile her bir gemi hizmete girerek 5 gemi teslim alınmış olacak.
Hızlı, konforlu, çevreci…
Günümüz Şehir Hatları formuna en yakın model olan 4 numaralı vapurun boyu 68 metre, eni 13 metre. 1800 yolcu kapasiteli ve 14 knot deniz mili hız yapabilen vapur, dünyanın en gelişmiş manevra gücüne ve kabiliyetine sahip sistemlerden birisiyle donatıldı. Mevcut vapurlardan çok daha kısa zamanda seferlerini tamamlayacak olan gemi; 4 ana jeneratör, elektrik motoru tahrikli azimut pervane sistemi, gelişmiş seyir cihazları ve yüksek ivmeli yavaşlama ve hızlanma özellikleri ile de son derece güvenli.
Geniş ve ferah salon, panoramik camlar, klima sistemi ve minimum titreşime sahip geminin üst, ön ve arkası açık. Güvertede oturma yerleri mevcut ve otomatik kapı sistemi ile iskeleye yanaşmadan kapılar açılmayacak. Her türlü konforun düşünüldüğü vapur, minimum yakıt sarfiyatı ve ideal egzost emisyon değerleri ile de çevreci özelliğe sahip.
İnsan ve hayvan haklarına özel saygı…
İçinde; revir, bebek bakım odası, evcil hayvan barınakları, büfe, 6 adet plazma televizyon ve 1 adet DVD player, GPS üzerinden uyduya kilitlenebilen dijital anten sistemi gibi sosyal donatı alanlarının da bulunduğu gemilerde, fiziksel, görme ve işitme engelliler için de tasarımlar yer alıyor. Engelliler için uygun rampa, engelli tuvaleti, özel ışık ve ses düzeni zemin kaplaması gibi özellikler bunlardan bazıları. Yeni gemilerde, gemicilerin halat mahalli de yolculardan ayrılarak oluşabilecek herhangi bir tehlikenin önüne geçildi.